2010 yılı kasım ayında iki hafta üst üste gittim Yedigöller'e. Asıl güzel renkleri elbette "Doğa Tim" ile beraber; ben, Fatih, Şua ve Kaan ile 07 Kasım 2011 günü yaptığımız gezide elde ettik. Bu gezi esnasında henüz yapraklar sararmış, bir kısmı kızarmış ama çoğu ağaçların üzerindeydi, dökülmemişti. Yani "Sonbahar" henüz ağaçlarda asılıydı. O muhteşem renkteki yapraklar ağaçların üzerinden bizlere gülümsüyorlardı. ( Bakınız Yedigöller'de Surreal Renkler - 3 - )
Bir hafta sonra, sevgili Murat Kaan ile beraber, aslında her ikimiz de ayrı gruplarla da olsa bir hafta evvel Yedigöller'i muhteşem yakalamamıza rağmen, yeniden Bolu yollarındaydık...
Bir hafta, sadece bir hafta neler değiştirecekti? Sonbahar gibi yakalanması zor bir süreci yeniden bir kez daha anlayacaktık bu gezi ile.
Sabahın çok erken saatlerinde vardık mekana. Durum komikti aslında. Bir hafta evvel bize renk cenneti sunan bu mekan adeta tamamen değişmişti. Yapraklar dökülmüş, hemen hemen tüm ağaçlar öksüz kalmışlardı...
Gelin beraber birkaç örnek foto ile duruma göz atalım:
FOTO 01 : 14 Kasım 2010 . Bir hafta evvel muhteşem yapraklı ağaç dokusu adeta kelleşmiş.Yapraklar dökülmüş.
FOTO 02 : 07 Kasım 2010 Yapraklar henüz ağaçların üzerinde.
FOTO 03 : 14 kasım 2010. Yapraklar dökülmüş. Renk yok.
FOTO 04 : 07 Kasım 2010 . Kızarmış yapraklar hala ağaçların üzerindeler.
FOTO 05: 14 Kasım 2010. Yapraklar dökülmüş. Renk kaçmış.
FOTO 06 : 07 Kasım 2010 . "ortalığa şan veren kızıl yapraklar".
FOTO 07 : 14 Kasım 2010. Yapraklar dökülmüş. Görüldüğü üzere görüntünün "keyfi kaçmış" .
FOTO 08 : 14 Kasım 2010. Elbette yapraklar döküldüğü için yansıma kareleri renkten mahrum kalıyor.
Bu noktada, tabiiri cazise, bir "strateji değişikliği" gerekiyor. Renk nerede? Ağaçların üzerinde değil. Bir hafta evvel cıvıl cıvıl renkler aldığımız kadrajlarda adeta "yeller esiyor". Ne yapmalı? Tema yine aynı kalmak koşuluyla, yoğunlaşılan alanlar değişmeli. Yani renk nerede? Mademki ağaçlar yapraklarını dökmüş, dökülen yapraklar nerede? Ağaç altlarında. Yani strateji "orman altı dokusu" üzerine yoğunlaşmalı.
Işık nerede, biz orada, renk nerede biz orada... ( Fanatik taraftar sloganı gibi oldu : ) )
FOTO 09 : 14 Kasım 2010. Orman altı dokusu bize renk sunuyorsa, onu kullanırız, ona yoğunlaşırız.
FOTO 10 : Orman altı dokusu renkleri ve yansıma. f:32 ve 8" pozlama. Göl yüzeyindeki hafif haraket 8 saniyelik uzun pozlama fırçası ile keyifli bir resim yapıyor adeta kadrajımızın alt kısmına.
FOTO 11 : Elbette mekanda tek tük üzerinde hala renk bulunan ağaç gövdeleri üzerine çalışılmalı. bakın yansıma hemen nasıl değişti, keyifli bir hal aldı. Renk çok önemli. Kadrajınıza renk yüklemelisiniz. Bu da doğru görüntülere konsantre olarak oluşur ancak. Gözleriniz hep renk ve ışık arayışında olmalı. Özellikle doğa fotoğrafında...
FOTO 12 : Orman altı dokusu, yani dökülen kızıl yapraklar ve kökleri koruyan yeşil yosunlar... Yine renk zıtlığından yola çıkan, basit iki ağaç gövdesini bir denge içinde ilgi merkezine yerleştiren bir kadraj.
FOTO 13 : Aynı şekilde iki ayrı ağaç gövdesini kullanan ama aynı zamanda orman altı dokusuna ve göl yüzeyindeki renklere gönderme yapan bir kare.
FOTO 14 : Yine dökülen kızıllardan ve yansımalardan yararlanarak gövdelerdeki ritmik haraketi yakalamaya çalıştığım bir kadraj.
FOTO 16 : "Yaprak dökümü" gerçekleşmiş. Bize muhteşem bir doku sunulmuş bu sayede. Dökülmüş yapraklara hayıflanıp "kelleşmiş" ağaç tepelerine kadrajlar kuracağımıza, neden rengin ve dokunun muhteşem olduğu orman altına önem vermeyelim ki?. Hele bir de yatay gelen ışığın oluşturduğu ağaç gövdelerinin gölgelerini yakaladıysak? Işık-gölge-renk... Güzel bir üçleme değil mi? Bize tek kalan gölgeleri ve gövdeleri mümkün olduğunca dengeli yerleştirebilmek kadrajımıza.
Yok, bayağı güzel oldurdu. O zaman biraz sabır. Makina nasıl olsa tripodun üzerinde. Elimde kablo deklanşör. Kadraj ayarlı, ışık ölçülmüş, netlik yapılmış. Tek "dert" yaşam unsuru. İşte geliyorlar, bekleyinnnn :
FOTO 17 : Ben bir yaşam öğesi istiyordum, Allah bir aile verdi. ( Darısı gerçek hayata diyelim :) )
FOTO 18 : Bir klasik, klişe, bayağı, milyonlarca kez çekilmiş "merdiven" karesi. Ama yaşam öğesi olsa daha hoş olmaz mı?
FOTO 19 : Nasıl, insan unsuru keyif kattı değil mi? Bu kez 16 diyafram. Pozlama süresi 0,4 saniye. Pozlamayı çok uzun tutarsanız insanlar hayalet olur, formları bozulur. Sadece haraket netsizliğini belirli bir tatda almak için en fazla yarım saniye olmalı pozlama süresi.
FOTO 20 : Bir oto anı karesi ile bitirelim.
Kısaca sonuca gelirsek; gidilen mekanda iklim ve coğrafi koşullara göre doğru kadrajlara yönelmeli, ışığı, katkı sağlayacak gölgeyi ve rengi takip etmeliyiz.
Yedigöller'e hala hiç gitmedinizse, muhakkak "sararıp dökülmeden önce, kızaran yapraklar"ın zamanında bir gezi planlamalısınız. Benden söylemesi; renkleri ve yansımalarıyla bu cennet fotoğraf alemine muhakkak gidilmeli ve fotoğraf çalışılmalı.
Bu yazı ile 4 yazıdan oluşan Yedigöller yazı dizimizi sonlandırıyoruz. Bir sonraki dizimiz "Az ışık çekimleri " üzerine yoğunlaşacak. Bu konuyu işlerken hem konser fotoğrafları, hem de havai fişek ve ışık gösterileri üzerine yoğunlaşacağız. Sanırım bu da uzun bir yazı dizisi olacak.
Vaktinize bereket.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Saygılarımla.
Hakan Hatay
28/06/2011
harikasınızzz... çok teşekkürler.. ellerinize, ayaklarınıza, gözlerinize sağlık.. foto 13 ve 15'e özellikle bayıldımm..
YanıtlaSiloraya gidilir de, sizinle birlikte gitmek daha bir zevkli olurdu ustacım...
ışığımız, renklerimiz bol olsun... x)
sevgilerimle..