ANTIK ŞEHİRLERDE MİMARİ FOTOĞRAF -2-
Yazımızın ilk bölümünde Işık ve Renk ile ilgili açıklamalarda bulumuş, örnek fotoğraflar eşliğinde ışığın, rengin, gölgenin fotoğrafa etkilerini incelemeye çalışmıştık.
Yazımızın bu sayısında "Perspektif Bozulma" üzerinde yoğunlaşmaya çalışacağız.
(2) Perspektif Bozulma: Fotoğrafı çektiğimiz yükseklik ve açı sonuç kareye birebir etkir. Özellikle fotoğrafını çektiğimiz kadraj mimari bilgiler içeriyorsa, çekim yüksekliğimizin önemi iyice artar.
Perspektif bozulma nedir? Önce bu soruya doğru cevap vermemiz gerekir. Fotoğraf, makinamızın arka kısmında bulunan sensör düzleminde oluşur ve daha sonra işlemciden geçerek bir dizi elektronik işlemin ardından bellek kartına kayıt edilir. Bu nedenle fotoğrafın oluştuğu sensör yüzeyinin fotoğrafın var olduğu yüzeye tam olarak paralel olması gerekir. Eğer bu şart yerine gelmezse çektiğimiz fotoğrafta eğilmeler-bükülmeler-bozulmalar meydana gelir.
Bu nedenle fotoğraf makinamızı çekim esnasında konuya pararlel tutmaya gayret etmeli, yukarı ya da aşağı doğru eğmemeliyiz. Eğer bu şekilde yere paralel, konuya dik bir bakışla fotoğraf makinamızı konumlandırabilirsek, perspektif anlamda bozulmalardan, eğilme ve bükülmelerden uzaklaşmış oluruz.
Elbette bu şart, fotoğraf makinamızı fotoğraf çekmeyi planladığımız mimari esere paralel tutabilmemiz, her zaman gerçekleştirebileceğimiz bir pratik değildir sahada. Bunu başarabilmemiz, konuya olan mesafemizle birebir ilgilidir.
Fotoğrafı çekerken konuya çok yakın bir yerde durursak, özellikle yüksek binaları, kuleleri, minareleri, sütunları kadrajımıza sığdırabilmek için ister istemez makinamızı yukarıya kaldırırız. Oysa aynı kadrajı, eğer mekan izin veriyorsa, daha uzak bir mesafeden tele objektifimizle kurgularsak, aynı yüksek mimari unsurların hemen hemen hiç eğilip bükülmeden kadrajımızda yer alabildiğini görürüz. Bu noktada demek ki şöyle bir sonuç çıkıyor karşımıza; konuya uzaktan bakabiliyorsak, eğer mekan buna müsade ediyorsa, perspektif bozulma problemini aşma, ya da en azından minimuma indirme gibi bir şansımız olur.
Ancak, hayat her zaman bize kolaylıklar sunmaz. "Saha" zordur. Teoride öğrendiklerimizi her zaman "saha"da pratiğe dönüştüremezsiniz. Bu nedenle "tek bir doğru" yoktur fotoğrafta...
Yani ; "-perspektif bozulma olmadan tüm mimari fotoğaflar çekilmeli " gibi beylik ve üst perdeden bir tespit doğru bir tespit değildir. En azından "insaflı" değildir.
Peki ne yapmalıyız? Nasıl karar vermeliyiz. Mimari bir eseri, binayı, bölgeyi fotoğraflarken "çıkış noktamız" ne olmalı?
Burada benim sizlerle paylaşabileceğim, elbette benim yorumum olacak, ancak sahaya, yaşamın pratiğine ve pek çok fotoğrafçının tercihine baktığımızda bu bakış açısının doğru olduğunu tahmin ediyorum.
Temelde verebilecek en önemli mesaj "TERCİH" dir. Sonuç fotoğraf öncelikle sizin seçiminiz olmalı ve sonuçlarına bilerek ve isteyerek katlanmalısınız. Çünkü "mutlak bir doğru" yoktur sahada. Yaşamın pratiği fotoğrafı "o an" oluşturur, sizin isteğiniz her zaman yerine gelmez. Burada fotoğrafçıya düşen bilgisi, tecrübesi ve anlatmak istedikleri ışığında bir karar vermek ve bu kararın getireceği pozitif ve negatif sonuçlara katlanmaktır.
Genelde yapılagelen seçim şu kurgular üzerinde yükselir:
(1) Eğer fotoğrafçı hem yüksekliğini hem de çekim mesafesini "perspektif bozulmayı" ortadan kaldırabilecek ya da en azından minimuma indirebilecek bir çekim noktası bularak ayarlayabiliyorsa yüksek kısımların eğilme-büülme-yatma sorununu çözmüş olur ve bu yaklaşımla bir fotoğraf oluşturur.
(2) Ancak bazen "saha" buna izin vermez. Ya da koşullar tersini gerektirir. Eğer uzaklaşıp yükselme şansınız yoksa, ya da olsa bile fon ciddi anlamda kirleniyorsa, bu kez B planı devreye girer ve fotoğrafçı "perspektif bozulmayı" önemsemeden, konuya yaklaşır, makınasını yukarı kaldırır ve mimari eseri "yatırarak" fotoğrafını çeker. Burada temel şu sorun vardır. Bunu yaptığınızda size bir görsel karşılık geri dönüyor mu? Yani konuyu yatırarak yakın mesafeden gökyüzünü fon olarak kullanarak çektiniz. Peki bu size temiz-güzel-renkli bir gökyüzü sağladı mı? Yani bu seçiminiz size "görsel bir karşılık olarak" geri döndü mü?
Eğer evet diyorsanız, çekinmeyin, perspektifi bozun, veya bozmak zorunda kalın, ama unutmayın, karşılığında renkli ve lezzetli bir fon oluşturuyorsunuz.
Özetlersek, seçiminiz bazen sahadaki mecburiyetler yüzünden, bazen de o seçimi yaptığınızda size sunacağı görsel anlatımın verimli olması nedeniyle şekillenebilir.
Ancak şunu unutmayın, seçiminizi, "bilerek ve isteyerek" yapın ve bunu çektiğiniz karede yansıtın. En kötü fotoğraf "kararsız kalmış bir bakış ile " çekilmiş fotoğraftır.
Bizlerin "kararsız kalmak" gibi bir şansımız yok. Yapacağımız seçimin pozitif ve negatif yanlarını sahada değerlendirecek ve içimize sinen o an için en doğru olan seçimi bilerek ve de isteyerek yapacağız.
Yine tekrarkıyorum, "mutlak doğru" yoktur. Olan alternatifler içinde sizce en verimli olan vardır.
Uç örnek vermek adına şu iki fotoğrafa bakalım:
FOTO 01: Didim'de Apollon Tapınağı. Gerçekten çok yüksek bir yapı. Gökyüzündeki mavi fondan yararlanmak ve aslında ne denli ihtişamlı bir yapı olduğunu göstermek adına altına girip geniş açı bir objektif ile ( burada 17mm ) böyle bir kare çekebilirsiniz. Koca sütünun ortaya doğru nasıl yattığını görüyorsunuz.
"-Perspektif bozulma var o nedenle bu kare yalnıştır ! " diyebilir misiniz? Elbette hayır.
Tamam perspektif bozulma var, sütun ortaya yatmış ama bu besbelli ki fotoğrafçının seçimi...
Bu seçimi beğenmeyebilirsiniz, ama bu fikriniz bu fotoğrafın yalnış olduğu anlamına gelmez.
Gelin diğer durum için bir örnek fotoğrafa bakalım :
FOTO 02: Bu kez de mekanın ve çantamdaki tele objektifimin bana müsade ettiği en uzak ve en yüksek mesafeye gittim. Bu çekim noktasındaki uzaklaşma ve yükselme kadrajıma dikeylerin dikey, yatayların yatay olarak çekilmesine olanak sağlamak olarak yansıdı. O "devasa" yükseklikteki sütun, foto 02 de gördüğünüz üzere "yatma-eğilme-bükülme" sorunu yaşamadan dik olarak kadrajıma yansıdı.
Bu da yine fotoğrafçının seçimi. Her iki fotoda da aynı yapıyı anlatıyorum. Ama anlatış şeklim farklı. Her ikisini de bilerek ve isteyerek yapıyorum. Her iki fotoğrafın da pozitif ve negatif yönleri var.
Önemli olan " bilinçli tercih " ... Yapacağınız seçimin nelere yol açacağını düşünüp ona göre bir kadraj oluşturmaktır asıl olan. Ya da genelde benim yapmaya çalıştığımı yapabilirsiniz; madem ki "fotoğraf çalışıyoruz" , neden her iki tercihi de arşivimize katmayalım? Duruma göre herhangi birini kullanabilme şansını kendimize sunmayalım ?
Karar sizin... Yeter ki sonuçlarını bilin ve yapacağınız tercihi ya da tercihlerinizi bu ortak payda üzerinde verin.
Saygılarımla
Hakan Hatay
13/06/2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder