20 Haziran 2011 Pazartesi

YEDİGÖLLER'DE "SURREAL" RENKLER - 2 -



FOTOĞRAF GEZİSİ PLANLAMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER -2

Kaldığımız yerden örnek fotoğraflar ile yazının ikinci bölümünde sizlerle birlikteyim.

Geçen derste değindiğim temel öğeleri kısaca özetlemek gerekirse ;

1) Gezinin Ana Teması: Planlayacağımız her gezinin gidilecek mekana, mevsime ya da bizim çekmek istediğimiz konuya göre bir Ana Tema'sının olması gidilecek mekanda boş karelerin peşinde zaman harcamak yerine arşivimizde daha kalıcı yer bulacak olan karelerin oluşmasında etkin rol oynayacaktır. Tema üzerinde konsantre olmamız bize zaman kazandıracak, gereksiz kareler ile hem enerji hem de zaman tüketmememizi sağlayacaktır.

2) Gezi Grubu: Geziye beraber gideceğimiz insanların seçimi çok önemlidir. Daha önce fotoğraf gezisine katılmamış kişileri ekibe dahil etmek hele de doğa rotaları için çok büyük bir sıkıntının oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle fotoğraf gezisine beraber gideceğiniz  arkadaşlarınızı çok özenle seçmelisiniz. Bu özen size fotoğraf gezisinde başarı ve huzur olarak geri dönecektir.

3) Gezinin zamanlaması: Hem iklim koşulları hem de gidilecek coğrafyanın kendi durumu göz önüne alınarak doğru zamanlama yapmak çok önemlidir. Örneğin Yedigöller’e yazın gitmek size sadece “piknik” kazandırır. Yemyeşil renklerin içinde olası bir Yedigöller karesi bulmanız çok zordur. Ancak Yedigöller için Ekim ayının sonu ile Kasım ayının ilk haftası geniş yapraklıların sararıp kızardığı ve yer yer dökülmeye başladığı mevsimdir ve inanılmaz renklerde kadrajlar sunar.

Yazımızın ikinci bölümüne örnek fotolarla devam edelim:


FOTO 01: Hala günün erken saatleri. Güneş ışığı göl yüzeyine yatık geliyor. Yansımalardaki form zenginliğinden anlıyoruz bunu. Elbette su yüzeyinin durulmasını beklemek önemli. Zaman zaman rüzgar nedeniyle, zaman zaman da göle taş atma merakını yenememiş kişiler nedeniyle gölde dalgalanmalar olur. Bu yansıma üzerine kuracağınız fotoğraflarda eğer formları bozulmadan vermek istiyorsanız size zarar verir. Tam tersi bazen de "sürreal" bir kare peşine düştüyseniz iş değişir. Hatta zaman zaman siz kendiniz de bu kurgu içinde gölü taşlama mecburiyetinde kalabilirsiniz. ( Bu nedenle ilk seçimdeki kare peşinde olan birisi varsa aynı sitemleri sizin için edecektir. :) ) 

Fotoğraf bir mücadeledir aynı zamanda. Oluşması için beklemek, sabretmek, zaman zaman sürece dahil olmak gerekebilecektir. İyi konsantrasyon size nasıl davranmanız gerektiğini muhakkak fısıldar, yeter ki siz dinleyebilen olun.


FOTO 02 : Göl yüzeyinde suyun kendi çırpıntısı ile oluşan "sürreal" fırça darbelerini andıran bir çalışma.  Tamamen rüzgarın etkisi ile oluşan bir kare. Biraz da diyaframı kısıp tripod üzerinde uzun pozlarsak, bu çırpıntının etkisi artar.








FOTO 03 : Makina tripod üzerinde, diyafram kısık, uzun sayılabilecek bir pozlama. Deklanşöre basmadan hemen önce sol orta kısıma taş attım, etrafında yayılan dalgaları ben oluşturdum. Ancak görüldiğü üzere foto 02 de gölün kendi yarattığı etkiye yakın bir etki oluşmadı. Düzensiz dalga ve çırpıntı açıkçası bence çok yakışmadı. Ama zaman zaman yayılan düzenli halkaları yakalayabilirseniz keyifli bir kare oluşturabilirsiniz. 








FOTO 04 :  Renklerin geçişi... Sonbaharın renkler üzerinde oynadığı oyun ve bunların yansıma ile aktarılması. Henüz hala sabah saatleri ( 09:49 ) . Hala ışık göl yüzeyine yatık geliyor. Hala formların kendini anlattığı yansımaları alabiliyoruz. 









FOTO 05 : Saat 10:39... Hala ışık eğimli bir açı ile ulaşıyor yüzeye... Mavi gökyüzü renk katıyor ve sonbaharın o "şarabi" kızılını anlamlı kılıyor. Birbirini anlatan zıt renklere yoğunlaşmak önemli. Bir de "sır" :) vereyim. "Mavi" önemli... Mavi olmazsa olmaz. Bizim için en değerli , en azından benim için, şey "Mavi"... 









FOTO 06 : Saat 12:12... Artık öğlen saatleri. Her ne kadar mevsim sobahar bile olsa göl yüzeyine düşen gün ışığı biraz dikleşti. Görüldüğü üzere yansımalar formunu kaybetti.  Sabah aldığımız düzenli yansıma  formu kendini düzensiz yansımaya bıraktı. Ayrıca sağ orta bölüm gölgede kaldığı için o bölgeden detay alamamaya başladık. Gerçi sabah saatlerinde de o bölgeye pek ışık düşmüyordu. İşte Landscape fotoğrafının en büyük zorluklarından birisi budur. Fotoğraflanan alan geniş olguğu için her bölüm homojen olarak aydınlanmaz. Az aydınlanan alanlar doğru pozlama yapabilmek için ayarları kıstığımız için tamamen karanlığa gömülür.  








FOTO 07 : Bazen de yansımayı fon olarak kullanırız. Önde mekanı anlatan birkaç ağaç gövdesini dengeli bir ritim ile yerleştirir, pozlamayı kısar, gölge alanları karanlığa götürür ama aydınlık alanları doğru pozlarız.  Unutmayalım, kadrajımızda ışık varsa referansımız odur... Işık hep bize ne yapacağımızı söylemeli, hangi pozlama değerini kullanacağımızı anlatmalı. Eğer kulak verirseniz ışığa, inanın bana size bu "tüyo" yu verecektir. :)






  
FOTO 08 : Saat 15:05... Artık güneş batmaya doğru yol alıyor. ( Unutmayın, kasım ayında çekildi bu kareler. Saat 16:30 da filan gün batıyor neredeyse.)  Yansımalar formunu kaybetti. Sadece renk zenginliği olarak kadrajın alt kısmını besliyorlar. Bu nedenle kadrajda üst bölümü arttırmak, yansıma kısmını azaltmak doğru seçim. 




Evet yansımalar özellikle doğada bize keyifli kareler sağlarlar. Zaman zaman bozulmamış formların peşine düşer zaman zaman da gerçeküstü görüntülere yoğunlaşırız. Önemli olan sizin o gezi için belirlediğiniz temadır. Bunun etrafında fotoğraflarınız şekillenir.

Bir sonraki derste yine doğada renkler ve formlar üzerinde paylaşıma devam edeceğiz.

Saygılarımla

Hakan Hatay

20/06/2011



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder